Prof. Dr. Altuğ ÇetinkayaMENÜRandevuRANDEVU

Göz Kapağı Düşüklüğü

Göz Kapağı Düşüklüğü

Göz kapağı düşüklüğü nedir?

Göz kapağı düşüklüğü, tıbbi adı ile ptozis, göz kapağının normal seviyeden daha aşağıda olup gözün daha kısık bir hal aldığı durumu tanımlar. Tek taraflı ya da iki taraflı olabilir ve her yaşta görülebilir ancak ileri yaşla beraber görülme sıklığı artar.

Göz kapağı düşüklüğünün belirtileri nelerdir?

Göz kapağımızın düştüğünü, özellikle tek taraflı ise, genellikle fotoğraflarda ya da aynaya baktığımızda gördüğümüz asimetri ile algılarız. Göz kapak düşüklüğü olan taraf daha kısık, ya da diğer gözümüz daha iri görünecektir.

Eğer iki gözümüzde de kapak düşüklüğü varsa ve belirli bir seviyeden fazla ise, etrafımızdan ‘Yorgun musun?’ ‘Uykusuz musun?’ ‘Anlatmadığın bir derdin mi var?’ sorularını duyabiliriz, çünkü kapaklarımızdaki düşüklük bizi yorgun, mutsuz, depresif gösterebilmektedir.

Düşüklük miktarına bağlı olarak gittikçe artan göz yorgunluğu, görme kalitesinde azalma da belirtiler arasındadır.

Göz kapağı düşüklüğü neden olur?

Göz kapağı düşüklüğü nedeni çoğunlukla kapağı kaldıran levator kasındaki esnemeye bağlıdır. Yaşlanmaya bağlı tüm dokularda olduğu gibi kapağı kaldıran kaslarımızda da esneme ortaya çıkabilmekte ve bu durum yıllar içerisindeki ovuşturma, şişme, dış etkenlere maruz kalma ile hızlanabilmektedir. Ancak, göz kapağını kaldıran bu kastaki esneme sadece ileri yaşta görülmez.

Genç hastalarda da göz kapağı düşüklüğü görülebilmektedir. Bunun en sık sebepleri arasında yapısal esneklik haricinde alerji veya kuruluk nedeniyle kapaklarımızı ovuşturmak, darbeye ya da hastalıklara bağlı uzun süren göz kapağı şişlikleri, sık tekrarlayan enfeksiyonlar ya da uzun süreli kontakt lens kullanımına bağlı kapak dokusunda ortaya çıkan esneme yer almaktadır.

Göz kapağı düşüklüğü çeşitleri nelerdir?

Göz kapağı düşüklüklerini gerçek ve yalancı düşüklükler olarak ikiye ayırabiliriz. Gerçek düşüklükler yukarıda anlatılan nedenlerle ortaya çıkan ve kapak kenarının seviyesinin düşüklüğü ile karakterizedir.

Yalancı kapak düşüklüğü ise, kapağın kendisinin değil, üzerindeki dokuların ağırlığı ve sarkması ile ortaya çıkan düşüklük görünümüdür. Genellikle üst göz kapağımızdaki cildin ve yumuşak dokuların ve kaşların sarkması ile ortaya çıkar. Bu durumların tedavisi göz kapağı düşüklüğü tedavisinden farklıdır. Bu konuda detaylı bilgiye Göz Kapağı Estetiği bölümünde ulaşabilirsiniz.

Doğuştan Göz Kapağı Düşüklüğü

Göz kapağı düşüklüğü doğuştan da olabilmektedir. Konjenital ptozis olarak adlandırılan bu durum, yukarıda bahsettiğimizden farklı olarak, kapağı kaldıran levator kasının ana rahmindeyken şanssız bir biçimde elastik olmayan kısa ve sert biçimde gelişmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Yani esnemeye bağlı ileri yaşta ortaya çıkan durumun tam tersine kasta hem güçsüzlük, hem de esneyememe söz konusudur.

Nispeten daha nadir görülmekle birlikte, göz kapağı düşüklüğüne neden olan bir başka grup ise nörolojik hastalıkları/durumları ya da kas hastalıklarını içermektedir. Bu grupta 3. sinir felci, Horner Sendromu, Myasthenia Gravis, ilerleyici kas distrofileri, orbita (göz çukuru) veya beyin kitleleri-damarsal anomalileri ve temporal arterit yer almaktadır.

Tanı konulmadığında körlüğe kadar ilerleyebilen ve hatta altta yatabilen ek problemler nedeniyle ölüme neden olabilen bu durumlar, göz kapağı fonksiyonlarının yanı sıra gözün, göz hareketlerinin ve göz bebeğinin birlikte değerlendirildiği oküloplastik ve nöro-oftalmolojik muayeneler ile tüm göz kapağı düşüklüğü hastalarında mutlaka değerlendirilmelidir.

Göz hastalıkları eğitiminin bir parçası ve göz uzmanlığının yan dalları olan oküloplastik cerrahi ve nöro-oftalmoloji konularında almış olduğum üst-ihtisas eğitimleri sonucu, bu hastalıkların muayene ile tespit edilmesi ve tedavi yaklaşımları konusunda hazırladığım kursta 2009 yılından beri Amerika Birleşik Devletleri’nde hemen her sene yaklaşık 10 bin göz uzmanının katıldığı Amerika Oftalmoloji Akademisi (American Academy of Ophthalmology-AAO) Kongresi’nde tüm dünyadan gelen katılımcı göz hekimleri ile tecrübelerimi paylaşmaktayım.

Bu bilgiler görme kaybının ve hayati tehlikenin önlenmesi açısından oldukça önemlidir ve tüm dünyada pek çok körlüğü, hayat kaybını önlemiştir ve önlemeye devam etmektedir. Bu nedenle göz kapağı düşüklüğü basit bir estetik problem gibi algılanmamalı, mutlaka tecrübeli bir hekime detaylı bir muayene olduktan sonra uygun tedavi yoluna gidilmelidir.

Bebeklerde, Çocuklarda Göz Kapağı Düşüklüğü

Çocuklarda, bebeklerde olan doğuştan olan göz kapağı düşüklüklerinde, tipik olarak kapağı kaldıran levator kasın, ana rahmindeyken sağlıklı bir biçimde gelişmemesi söz konusudur. Bu nedenle göz kapağı, bu kas tarafından yeterince güçlü bir biçimde kaldırılamaz ve doğumdan itibaren o taraf daha kısık görülür. Bu durumda bebekler o taraftaki gözlerini etkilenme derecesine orantılı olacak biçimde tam açamazlar.

Aynı zamanda levator kas esneme kapasitesine de sahip olamadığı için aşağı bakarken o taraftaki göz kapağı diğer kapaktan daha yüksekte kalır. Detaylı bir oküloplastik muayenede bu fonksiyonlar, görme düzeyi ve göz hareketleri beraberce değerlendirilir. Aynı tarafta sıklıkla yüksek bir görme kusuru derecesi de bulunabildiğinden ölçümler dikkatlice yapılır ve gözlük ihtiyacı olup olmadığı da tespit edilir.

Göz kapak düşüklüğü, görme aksını kapatacak düzeyde ise, kalıcı göz tembelliğini engellemek için hiç vakit kaybetmeden ameliyat gerçekleştirilmelidir. Eğer aynı zamanda gözde bir kayma da varsa, öncelikli olarak bu kaymanın düzeltilmiş olması şarttır.

Görme aksı açıksa, 6 aylık kontroller dahilinde, ideal olarak 2-4 yaş arasında ameliyat yapılması en uygundur. Ameliyat yöntemi yapılacak detaylı muayenede belirlenir. Kapak seviyesindeki düşüklüğe ve özellikle kapağı kaldıran kasın fonksiyonuna bağlı olarak 3 ana ameliyat tekniği mevcuttur: göz kapağının içerisinden yapılan Müller kasa yönelik müdahaleler, göz kapağının cilt kısmından girilerek yapılan levator kasa yönelik müdahaleler ve askılama yöntemleri.

Doğuştan göz kapak düşüklüğünün zamanla kendiliğinden düzelmesi veya ilaçlarla, damlalarla tedavisi mümkün değildir. Beklenmesi ve belli bir yaşa geldikten sonra müdahale edilmesi gerektiği bilgisi tamamen yanlış bir bilgidir.

Göz kapağı düşüklüğü, göz ameliyatlarından sonra ortaya çıkabilir mi?

Katarakt, glokom cerrahisi, ya da göz çizdirme olarak bilinen lazer cerrahiler esnasında kapağı gerdirmek için kullanılan ayraç, halihazırda esnemiş olan levator kasını biraz daha esnetebilir. Zaten düşmeye müsait olan kapaklarda hızlandırıcı olabilen bu durum, kas yapısı sağlıklı olan bireylerde pek görülmez.

Göz kapağı düşüklüğü kendiliğinden geçer mi?

Kas gevşemesine bağlı olan ya da doğuştan olan gerçek göz kapağı düşüklükleri kendiliğinden geçmez. Levator kasını kalın ve gergin bir lastik gibi düşünürsek, bu dokunun uzun süre sündüğü ve daha gevşek ve uzamış lastik kıvamına geldiği hali kafamızda canlandırabiliriz. Nasıl sünmüş bir lastik durduğu yerde kendiliğinden eski haline dönemeyecekse, levator kası da kendiliğinden tamir olamaz ve ameliyat gerektirir.

Ancak bu durumun birkaç istisnası vardır. Göze alınan darbeye bağlı göz kapağı düşüklüğünde, eğer kesici bir yaralanmaya bağlı kas veya sinir hasarı yoksa, 2-3 ay içerisinde kapak kendiliğinden eski haline gelebilir. Bu tip travmalarda oküloplastik değerlendirmesi kritiktir, kimlerde acil cerrahi gerektiği, kimlerde önemsiz ve düzelebilecek bir hasar olduğu bu konudan tecrübeli bir hekim tarafından oküloplastik değerlendirme ile anlaşılabilir.

Bir diğer kendiliğinden düzelecek olan durum, b*otoks uygulaması sonrası çok nadiren ortaya çıkabilen göz kapağı düşüklüğüdür. Ne kadar şiddetli olursa olsun, b*otoks iğnelerine bağlı olan ptozis, 1-2 ay içerisinde tamamen ve kendiliğinden, herhangi bir zarar bırakmaksızın düzelecektir. Eğer süreç hızlandırılmak istenirse, göz hekimleri tarafından reçete edilebilen bazı damlalar, ya da göz kapağını kapatan kası gevşetmeye yönelik yapılacak b*otoks uygulamaları ile geçici tedaviler uygulanabilir.

Yine nadir olmakla birlikte, göz kapağı düşüklüğü kontakt lens kullanımına bağlı olan genç hastalarda, lensler çok uzun süredir kullanılmıyorsa ve düşüklük de 1-2mm kadarsa, kontakt lens kullanımının bir süre bırakılması ve daha sonrasında üst kapağa hiç dokunulmadan lens takma tekniğinin öğretilmesi sayesinde kısmi ya da tam düzelme görülebilen hastalar vardır.

Göz kapağı düşüklüğü tedavisi nasıldır?

Gerçek göz kapağı düşüklüğünün tek tedavisi cerrahidir. Hastaların sosyal medyada sıklıkla karşılaştığı, ameliyatsız göz kapağı düşüklüğü tedavisi diye bir şey yoktur. Yalancı göz kapağı düşüklüklerinde (cilt sarkması, hafif kaş düşüklüğü) geçici süreyle kullanabildiğimiz b*otoks, dolgu, plazma gibi yöntemler gerçek kapak düşüklüklerinde tedavi edici değillerdir; kavramlar doğru ifade edilmediği, kapak düşüklüğü ifadesi hatalı kullanıldığı için bu ifadeler hastaların kafasında karışıklık yaratabilmektedirler.

Göz Kapağı Düşüklüğü Ameliyatı Ankara

Göz Kapağı Düşüklüğü Ameliyatı

Göz kapağı düşüklüğü tedavisinde, altta yatan sebebe ve muayene bulgularına göre karar verilen 3 adet ameliyat yöntemi mevcuttur: Levator kası cerrahisi, Müller kası cerrahisi ve askı yöntemleri...

Detaylı bir öykü alımını takiben yapılacak olan incelemede, görme düzeyi, göz kapak düşüklüğü miktarı, kapağı kaldıran levator kasın fonksiyonu, göz kapağını kapatan orbikularis kasının fonksiyonu, aşağı bakışta ve kapalı durumda iken kapağın pozisyonu, gözün pozisyonu/kayma olup olmadığı, göz hareketleri, göz bebeğinin ışığa cevabı, göz yüzeyinin durumu, her 2 kapak seviyesinin birbiriyle olan ilişkisi, kuru göz ve alerjinin varlığı, kirpikli kenar yapısı değerlendirilmeleri başta olmak üzere yapılacak olan detaylı bir göz ve oküloplastik muayene ile ve damlalı ilave testlerle hangi ameliyat yöntemin uygun olduğu tespit edilecektir.

Uygun hastalarda ciltte hiç kesi yapmadan tamamen kapağın içerisinde yaptığımız konjonktivo-Müllerektomi yönteminin pek çok avantajı mevcuttur. Ameliyat esnasında sakinleştirici verilebilmesi, ya da hastanın tamamen uyutulabilmesi, ameliyat süresinin ve dolayısıyla iyileşmenin çok kısa sürmesi, ciltte kesi olmaması, kapak şeklinde hiçbir bozulma ihtimalinin olmaması bu yöntemi cazip kılan faktörler arasındadır. Bu yöntemde hasta uyurken kapak çevrilir ve iç yüzeyindeki Müller kası kısaltılır. Ortalama 8 dakika süren bu ameliyat sonrası hasta normal hayatına hızlıca dönebilmektedir.

Bir diğer ameliyat yöntemi, yapılan muayene ve damla testi sonucu Müllerektomi cerrahisine uygun olmayan hastalarda uyguladığımız cilt yoluyla levator cerrahisidir. Bu yöntemde, ameliyat sırasında seviye ayarı yapabilmek için hastanın tam ayık olması gereklidir. Yaklaşık 1cc lokal anestezi uyguladıktan sonra, ameliyat esnasında herhangi bir acı, sızı hissedilmez.

Yapılacak olan kesi, gözümüz açıkken dışarıdan görülemeyen bir çizginin içerisine gizlenir. Kapak cildi ve hemen altındaki orbikularis kası açılarak levator kası ve onun önündeki yağları örten kalın zar (septum) güvenli bir biçimde açılır ve kapağı kaldıran levator kası kısaltılarak sıkılaştırılır. Gerekli durumlarda fazlalık cilt ve yağ da alınır ve diğer kapakla simetrik cilt kıvrımı oluşturulur. Ardından cilt estetik dikişle kapatılır.

Üçüncü bir yöntem ise göz kapağını kaldıran levator kasın hiç çalışmadığı durumlarda (genellikle doğuştan göz kapak düşüklüğü, nörolojik durumlar, kas distrofileri, sinir kesilerine bağlı düşüklükler) uyguladığımız askı yöntemidir. Burada, kapağı kaldırma görevi kaşı kaldıran frontalis kasına aktarılmaktadır.

Kapak kıvrımındaki gizli kesi ve kaş üzerinde 3 noktadan yapacağımız milimetrik kesilerden geçirdiğimiz askı materyali ile kapağın kalkması temin edilir. Bu ameliyatlarda simetrik bir katlantı oluşturmak oldukça önemlidir. Ameliyat bebeklerde genel anestezi altında yapılır, erişkinlerde duruma göre lokal ya da genel anestezi kullanılabilir ama lokal anestezi tercih edilir.

Askı materyali olarak çeşitli alternatifler mevcut olsa da, son yıllarda kabul gören 2 materyal, silikon askı ve bacağın üst dış kısmından aldığımız bir zar olan ‘fasya lata’dır. Her iki materyalin de kendilerine özgü avantaj ve dezavantajları vardır. İkinci bir ameliyat bölgesi gerektirmemesi ve esneyebilme, ayar yapma kolaylığı sebepleriyle günümüzde silikon askı daha çok tercih edilmektedir.

Göz Kapağı Düşüklüğü Ameliyatı Fiyatı

Göz kapağı düşüklüğü ameliyatı fiyatı, uygulanacak olan tekniğe bağlı olarak değişmektedir. Bu konuda fikir sahibi olabilmek için detaylı bir değerlendirme ve muayeneden geçerek ameliyatın gerekli olup olmadığı, gerekli ise hangi yöntemin uygun olduğu tespit edilmelidir.

Göz kapağı ameliyatı sonrası iyileşme süreci nasıldır?

Ameliyat bitiminde 2-3 saat kadar gözlem yapıldıktan sonra hasta taburcu edilir. Ameliyat sonrası göz üzerinde 48-72 saat boyunca buz uygulaması yapılır. Yara yerine 1 hafta boyunca antibiyotikli pomad sürülür. Beş gün kadar yara yerine su değmemesi önerilir.

Ağrı, acı, sızı beklenen bir durum değildir. Ortalama 5-6 gün sonra dikişler alınır, bu da acısız bir işlemdir. İlk hafta daha ciddi olmak üzere öne eğilmek, ağrılık kaldırmak, ağır aktivite yapmak kısıtlanır. Şişlik, morluk olması olağandır, kişinin yapısına ve ameliyatın durumuna göre 1-2 hafta kadar sürebilir. Çoğu kişi 3. günden itibaren ağır hareketler gerektirmeyen normal hayatına devam etmektedir, ancak spor aktiviteleri, özellikle temas sporları, yine havuz-deniz kullanımı 2 hafta kadar yasaktır.

İlk hafta sonunda hafif tempolu olmak üzere ve alışılanın üçte biri dozda/şiddette yürüyüş benzeri aktiviteler başlanabilir, makyaj 10. gün itibariyle güvenle yapılabilir. İşe dönmek 3. günde itibaren kamuflaj gözlükleri le mümkün olsa da, mecburiyet yoksa 1 hafta kadar dinlenmek daha hızlı iyileşme sağlaması açısından tavsiye edilir. Kapak seviyesinin normale gelmesi yaklaşık 2-3 hafta sürer, ancak bazı özel durumlarda 1-2 ay geçmesi gerekebilmektedir.

Lazerle Göz Kapağı Düşüklüğü Ameliyatı 

Göz kapağı düşüklüğü tedavisinde ne Türkiye’de ne de dünyanın herhangi bir yöresinde lazerle tedavi diye bir yöntem ya da seçenek bulunmamaktadır. Ameliyatın ilk aşamasında kapak kesisi yapmak için lazer, radyofrekans, elektrokoter ya da bistüri kullanılabilmektedir.

Kişisel olarak, pratikliği ve daha hızlı iyileşmesi nedeniyle uzun yıllardır genellikle radyofrekansı tercih etmekteyim. Sadece kesi yapmak için kullanılan ve şahsen tamamını kullandığım bu farklı yöntemlerin ameliyat sonucuna etkileri uzun vadede aynıdır.

Bu soruyu soran kişilerden öğrendiğim kadarıyla, göz kapağı cildini belirli bir süreliğine sıkılaştırmak için kullanılan bazı yöntemler, sosyal medyada reklam amaçlı olarak ve yanıltıcı biçimde göz kapağı düşüklüğüne lazerle çözüm gibi gerçek olmayan başlıklarla sunulmakta ve kafa karışıklığı oradan kaynaklanmaktadır.

Doğrusu şudur ki, bu tip sitelerde bahsi geçen konu gerçek kapak düşüklüğü (ptozis) değildir, cilt fazlasından bahsedilmektedir ve kullanılan yöntem de lazer değildir. Bu tarzda bir ifade ile karşılaştığınızda, mutlaka lazerin markasını, tam olarak ne işe yarayacağını, göz kapağı düşüklüğüne neden olan gevşemiş kası cilde uygulama yaparak nasıl bir mucizeyle kaldıracağını ve ne kadar süre etkili olacağını sorarak, alacağınız cevaplarla gerçeği anlama şansına kavuşabilirsiniz.

Göz Kapağı Düşüklüğü Ameliyatı Riskleri

Göz kapağı düşüklüğü ameliyatlarındaki en önemli risk, bu konuda deneyimli olmayan bir kişi tarafından ameliyat edilmektir. Çünkü, öyküden muayeneye, ameliyatın planlamasından her bir ameliyat basamağına her aşamada çok ciddi tecrübe gerektiren bu ameliyat, herhangi bir basamaktaki hata sonucu geri dönüşü zor hasarlara yol açabilmektedir.

Uygun yapılmamış ameliyatlarda en sık karşılaştığımız problem, ptozun fark edilmediği ya da fark edilse dahi ptozis ameliyatı tekniği bilinmediği için sadece cilt alınmış olan hastalardaki asimetrinin ve düşüklüğün giderilmemiş olmasına bağlı hasta mutsuzluğudur.

Teknik olarak yapılan hatalar sonucunda ise kapak kesi yerleşiminin veya kesi planlarının düzgün yapılmaması sonucu asimetriler ve yara/iz ile iyileşme, kapak şeklinin bozulması, ciltte düzensizlikler-yaralar, kapak kenarında içe ya da dışa dönme, kirpiklerde içe dönme-yüzeye batma, kapağın aşırı yükseltilmesi ya da çok düşük kalması, kapağın tam kapanmamasına bağlı gözün açık kalması ve buna ikincil göz yüzeyi problemleri, göz yaşı bezinin yağ zannedilerek alınması yıllar boyunca düzeltme ameliyatı için başvuran hastalarda karşılaştığımız durumlar arasındadır.

Esasen, kapak cerrahisi konusunda özel eğitim almış ve binlerce ameliyatını gerçekleştirmiş ve bu konuda eğitim vermekte olan ellerde ameliyat riski oldukça azdır. Konuya hakim bir uzmanın elinde hastaya doğru tanı konulması, doğru ameliyat planlanması ve çok büyük bir aksilik olmazsa ameliyat basamaklarının da sorunsuz tamamlanması ihtimali daha yüksek olacağı için ameliyat riskleri de daha az olacaktır.

Unutulmaması gerekir ki, hiçbir zaman hiçbir ameliyat risksiz değildir. Deneyimli bir elde bile olsa bu ameliyat ile ilgili karşılaşılabilecek bazı problemler vardır, bunların arasında en sık görülenler, uzamış şişlik-morluk, kuru göz şikayetlerinin ortaya çıkması veya var olan kuru gözün geçici bir süre artması ve ikinci kez ameliyat gerektirme ihtimalidir.

Göz kapağı düşüklüğü genetik midir?

Çoğunlukla hayır, ancak bazı doğuştan kapak düşüklükleri ailesel geçişli olabilmektedir. Ayrıca, nadir gördüğümüz kas distrofileri kaynaklı göz kapağı düşüklüklerinde genetik geçiş izlenebilmektedir.

Burada ifade etmek gereken önemli bir ayrıntı, kas gevşekliğinin tüm vücuttaki kolajen yapının elastikiyetiyle direk ilişkide olduğu; bu nedenle benzer elastik yapılı kolajene sahip aile bireylerinde ileri yaşlarda görülen kaslardaki esnemenin, benzer biçimde göz kapağı düşüklüğü yapabileceği şeklindedir. Bu durum genetik olarak aktarılan bir hastalık anlamına gelmez.

Göz kapağı düşüklüğü görmeyi engeller mi?

Göz kapağımızın düşüklük miktarına orantılı olarak görme duyumuz da etkilenecektir. Tıpkı pencerelerdeki perdeyi indirdiğimizde oda içerisindeki ışığın azalarak görsel detayları silikleştirmesi gibi, göz kapağımız da gözün önünde bir perde gibi düştüğünde, hem renklerin parlaklığını, hem görüntülerin kontrastını azaltır. Göz kapağımız iyice kapandığında ışığı tamamen keseceği için görmemizi de tamamen engeller. Göz kapağın çok ileri seviyede düşük olduğu durumlarda, eliyle kapağı kaldırarak görmesini temin eden hastalar görebilmekteyiz.

Göz kapağı düşüklüğü baş ağrısı yapar mı?

Kapağımız çok düşerse, beynimiz gözün önünü açıp daha iyi görmemizi sağlamak için kapakları kaldırma görevini kaşlarımıza ve onu kaldıran alın kaslarımıza verir. Gün boyunca çok çalışması gereken bu kaslar yorulur ve kasılmaya bağlı ağrılar ortaya çıkabilir. Bunu alın kısmımızda baş ağrısı şeklinde hissedebiliriz.

Göz kapağı düşüklüğü için hangi doktra gidilir?

Göz kapağı düşüklüğü ameliyatları, oküloplastik cerrahlar tarafından oldukça sık yapılan bir ameliyattır. Prof. Dr. Altuğ Çetinkaya’nın göz sağlığı konusundaki 20 yıllık yurt içi ve yurt dışı tecrübesi ve toplamda 30binin üzerindeki oküloplastik cerrahi ameliyatları birikimi ile Ankara’da güvenle gerçekleştirilebilmektedir. Göz kapağı düşüklüğü Ankara konusunda detaylı bilgi ve randevu için 0530-2790315 arayabilirsiniz.

Göz Kapağı Düşüklüğü Konusunda Prof. Dr. Altuğ Çetinkaya'nın Akademik Çalışmaları

BİLİMSEL DERGİLERDE BASILMIŞ MAKALELERİ

1- Juniat V, Golnik KC, Bernardini FP, Cetinkaya A, Fay A, Mukherjee B, Pakdel F, Skippen B, Saleh GM. The ophthalmology surgical competency assessment rubric (OSCAR) for anterior approach ptosis surgery. Orbit 2018; 14:1-4.

2- Bernardini FP, Cetinkaya A, Zambelli A. Treatment of unilateral congenital ptosis: putting the debate to rest. Curr Opin Ophthalmol 2013; 24:484-7.

3- Cetinkaya A, Kersten RC. Surgical outcomes in patients with bilateral ptosis and Hering’s dependence. Ophthalmology 2012; 119:376-81.

4- Cetinkaya A, Brannan PA. Ptosis treatment and algorithm. Curr Opin Ophthalmol 2008; 19:428-434.

EĞİTMEN OLARAK VERDİĞİ KURSLAR VE DAVETLİ KONUŞMALARI

Uluslararası Toplantılarda

1- Cetinkaya A (senior instructor),Golnik KC. Where neuro-ophthalmology and oculoplastics collide: challenging cases and topics. AAO 2019, October 12-15, San Francisco, CA, USA.

2- Cetinkaya A (senior instructor),Golnik KC. Where neuro-ophthalmology and oculoplastics collide: challenging cases and topics. AAO 2018, October 27-30, Chicago, IL, USA.

3- Cetinkaya A. Müller-muscle conjunctival resection (MMCR): Algorithm dilemmas and lessons learned from phenylephrine testing. ESOPRS 2018, September 13, pre-meeting course, Bucharest, Romania.

4- Cetinkaya A. Management of difficult ptosis cases: Diagnostic and surgical pearls. 1st Balkan Ophthalmology Meeting 2017, April 21-23, Bosnia Herzegovina.

5- Cetinkaya A. Ptosis: how to perfect your treatment? Difficult cases. Ophthalmological Society of Oslo, 2016, December 15, Oslo, Norway.

6- Cetinkaya A (senior instructor),Golnik KC. Where neuro-ophthalmology and oculoplastics collide: challenging cases and topics. AAO 2016, October 15-18, Chicago, IL, USA.

7- Cetinkaya A (senior instructor),Golnik KC. Where neuro-ophthalmology and oculoplastics collide: challenging cases and topics. AAO 2015, November 14-17, Las Vegas, NV, USA.

8- Cetinkaya A (senior instructor),Golnik KC. Where neuro-ophthalmology and oculoplastics collide: challenging cases and topics. AAO 2013, November 18-21, New Orleans, LA, USA.

9- Cetinkaya A. The role of Hering’s and eye dominance. In: Office based procedures in oculoplastic surgery. Asia-Pacific Academy of Ophthalmology / SOE 2012, April 13-16, Busan, South Korea.

10- Cetinkaya A. Hering’s and ocular dominance. In: Controversies in ptosis surgery. ESOPRS 2011, September 15-17, Cernobbio, Lake Como, Italy.

11- Cetinkaya A (senior instructor),Golnik KC. Where neuro-ophthalmology and oculoplastics collide: challenging cases and topics. AAO 2011, October 22-25, Orlando, Florida, USA.

12- Cetinkaya A (senior instructor),Golnik KC. Where neuro-ophthalmology and oculoplastics collide: challenging cases and topics. American Academy of Ophthalmology, October 2010, Chicago, IL, USA.

13- Cetinkaya A (senior instructor),Golnik KC, Hudak DT. Where neuro-ophthalmology and oculoplastics collide: challenging cases and topics. American Academy of Ophthalmology, October 2009, San Francisco, CA, USA.

14- Cetinkaya A (senior instructor),Kersten RC, Brannan PA. Oculoplastics urgent care: things you don’t want to miss. American Academy of Ophthalmology, November 2008, Atlanta, GA, USA.

Ulusal Toplantılarda

15- Çetinkaya A. Ptozis cerrahisinde zor olgular. TOD Webinar-Kapak Cerrahisinde Güncel yaklaşımlar. Moderatör: Müslime Akbaba, 2020, 6 Haziran.

16- Kurs Moderatörlüğü Mehmet Ünal, Altuğ Çetinkaya. Ptozis Cerrahisi. TOD Beceri Aktarım Kursu 2019, 6 Ekim, Ankara.

17- Çetinkaya A. Ptozis Cerrahisinde Konjonktivo-Müllerektomi Cerrahisi. TOD Beceri Aktarım Kursu 2019, 6 Ekim, Ankara.

18- Çetinkaya A. Oküloplastinin nöro-oftalmoloji ile çakışan konuları: Zor olgularda yaklaşımlar. Yeditepe Üniversitesi Seminer Programı, 6 Ocak 2014, İstanbul.

19- Çetinkaya A. TOD Oküloplastik Birimi Video-Cerrahi Sempozyumu. Ameliyat videoları: 1) Silikon frontal askılama 2) Dermis-yağ grefti ile soket revizyonu. 5-6 Mayıs 2012, İzmir.

20- Çetinkaya A. Göz kapağı ile ilgili acil cerrahi durumlar (Panel konuşması). TOD Konya-Antalya Şubesi Gece Toplantısı. 18 Şubat 2012, Antalya.

21- Çetinkaya A. Ptozis cerrahisi-zor olgular (Panel konuşması). TOD 32. Kış Sempozyumu, 22 Ocak 2011, Eskişehir.

KONGRE-SEMPOZYUM BİLDİRİ SUNUMLARI

Uluslararası Toplantılarda

1- Cetinkaya A. In Depth Analysis of Phenylephrine Testing in Ptosis Patients. ESOPRS 2018, September 13-15, Bucharest, Romania.

2- Cetinkaya A. Do We Know All We Need to Know About Phenylephrine Testing in Ptosis Patients? ESOPRS 2017, September 14-16, 2017, Stockholm, Sweden.

3- Cetinkaya A. Implications of Timing of Local Anesthetic Injection in Conjunctival Mullerectomy: Casting A Spell on Current Nomograms? ESOPRS 2017, September 14-16, 2017, Stockholm, Sweden.

4- Cetinkaya A. Conjunctival Mullerectomy: are we measuring the same thing? ASOPRS 2016, October 13-14, Chicago, IL, USA.

5- Cetinkaya A. Conjunctival Mullerectomy: to do or not to do! ESOPRS 2016, September 15-17, Athens, Greece.

6- Cetinkaya A, Kersten RC. What we may be missing in the etiopathogenesis of involutional ptosis: levator muscle fatty infiltration and its effect on the muscle function, severity of ptosis and surgical outcome. Asia-Pacific Academy of Ophthalmology / SOE 2012, April 13-16, Busan, South Korea.

7- Cetinkaya A, Kersten RC. Impact of levator muscle fatty infiltration on acquired ptosis. ASOPRS 2011, October 21-22, Orlando, Florida, USA.

8- Cetinkaya A, Kersten RC. Surgical outcomes in patients with bilateral ptosis and Hering’s dependence. AAO 2011, October 22-25, Orlando, Florida, USA.

9- Cetinkaya A, Kersten RC. Operating on Hering’s positive ptosis patients: is it better to operate simultaneously or one eye at a time? Best of ASOPRS Free Papers. AAO Oculofacial Subspecialty Day 2010, October 15, Chicago, Illinois, USA.

10- Cetinkaya A, Kersten RC. Significance of levator muscle fatty degeneration in ptosis evaluation and management. AAO 2010, October 16-19, Chicago, Illinois, USA.

11- Cetinkaya A, Kersten RC. Fatty degeneration of the levator palpebra superioris muscle: is it an aging process? ESOPRS 2010, September 9-11, Munich, Germany.

Ulusal Toplantılarda

12- Çetinkaya A. Ptozis cerrahisinde Müllerektomi yönteminin başarısı ve güvenirliği. TOD Ulusal Kongre, 9-13 Kasım 2016, Antalya.

13- Çetinkaya A. Undemanding yet prosperous ptosis repair: conjunctivo-Mullerectomy. TOD Genç Oftalmologlar Paneli. TOD Ulusal Kongre, 4-8 Kasım 2015, İstanbul.

14- Çetinkaya A. Konjenital ptozis olgusu. TODAŞ Gece toplantısı, Ocak 2013, Ankara.

15- Çetinkaya A. Mitokondriyal miyopatiye bağlı ptozisde silikon frontal askılama ile ptozis cerrahisi ve alt kapakların sert damak grefti ile yükseltilmesi. Video sunumu. TOD 46. Ulusal Kongresi, 2012, 17-21 Ekim, Antalya.

16- Çetinkaya A. Optimizing outcomes of ptosis surgery: impact of Hering’s effect and ocular dominance. Genç oftalmologlar paneli. TOD 46. Ulusal Kongresi, 2012, 17-21 Ekim, Antalya.

17- Çetinkaya A, Kersten RC. Hering’s pozitif bilateral ptozisli hastalarda cerrahi sonuçlar. TOD 45. Ulusal Kongresi, 5-9 Ekim 2011, Girne, KKTC.

18- Çetinkaya A, Kersten RC. Edinsel ptozis etiyolojisi hakkında bildiklerimiz ne kadar doğru? Levator kasındaki yağlanmanın etkisi. TOD 44. Ulusal Kongresi, 29 Eylül-3 Ekim 2010, Antalya.

19- Çetinkaya A. Distrofiye sekonder ptozis. TOD Ankara şubesi gece toplantısı 20 Mayıs 2010, Hacettepe Üniversitesi, Ankara.

Güncellenme Tarihi: 16.09.2021

Güncelleme Tarihi: 20.11.2023
Prof. Dr. Altuğ Çetinkaya
Editör
Prof. Dr. Altuğ Çetinkaya
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır.
Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.
Prof. Dr. Altuğ ÇetinkayaProf. Dr. Altuğ ÇetinkayaOküloplastik, Orbital Cerrahi
0530 279 03150530 279 0315