Göz kapağımızı kapatan orbikularis okuli kası saç teli kadar ince olan çok sayıda kas lifinin çembersel biçimde birbiri üzerinde dizilmesi ile oluşmuştur. Bu kas yumağı kasılarak göz kırpma hareketini sağlar ve göz kapağımızı kapalı duruma getirir.
Bir benzeri dudaklarımızın etrafında da bulunan bu kas yapısındaki kusursuz düzen, biz bilinçsiz bir şekilde uyurken gözlerin kapalı kalmasını sağladığı gibi, gözümüze bir yabancı cisim kaçması olasılığında milisaniyeler içinde refleks olarak kapaklarımızı kapatabilmekte, eğer istersek en güçlü parmakların bile kapaklarımızı açamayacağı bir güçle kapaklarımızı kapalı tutabilmektedir.
Ayrıca bu kas yapısı tüm diğer kaslardan farklı olarak dakikada 12-15 kez kendiliğinden, yani bilinçdışı olarak kasılmakta ve göz için çok faydalı olan kırpma hareketini bizden bağımsız olarak yapmaktadır. Üstelik aynı kası kullanarak istersek bilinçli biçimde de göz kırpma hareketi yapabilmemize olanak sağlamaktadır.
Orbikularis kas liflerinin hem istemli ve hem de istemsiz olarak çalışabilmesine olanak sağlayan bu benzersiz düzen bazen bozulabilmekte ve göz kapağının bir kısmında ya da tamamında geçici ya da kalıcı kasılmalar ortaya çıkabilmektedir.
Göz kapağı kasılmalarının farklı tipleri mevcuttur. Bu durumların her birinin altında farklı sebepler yatmaktadır.
Göze kaçmış bir yabancı cisimden ya da ışığa aşırı hassasiyete neden olan bir göz hastalığından kaynaklanabildiği gibi, incecik kas liflerinin aşırı yorulmasından da göz kapağı kasılmaları ortaya çıkabilmektedir.
Kalıcı ve şiddetli kasılmalar, beyin dalgalarının aşırı uyarılması ile ilgili olabildiği gibi, nadiren beyin içerisindeki bazı hastalıklardan, damar anomalilerinden ya da kitlelerden de kaynaklanabilmektedir.
Göz kapağımızda bazen çok rahatsız edici bir kasılma, atma gibi bir hareket ortaya çıkar. Tıbbi ismi miyokimi olan bu kasılmalar göz kapaklarımızda seğirmeye yol açar. Pek çok hasta bu durumu ‘gözüm pıt pıt atıyor’ şeklinde tarif etmektedir. Aniden gelişen, çoğu zaman aralıklı tekrarlar yapan ve kendiliğinden geçen bu durum oldukça rahatsızlık vericidir.
Göz seğirmesi, alt veya üst kapaklardaki çembersel orbikularis kas liflerinin bir kısmındaki geçici kramp sonucudur. Seğirmenin şiddeti tutulan kas lifi miktarına bağlı olarak değişmektedir.
Aralıklarla tekrarlayan bu tip spazmların en sık sebebi, kas liflerindeki yorulmadır; bu yorgunluğun altında ise çoğu zaman yorgunluk, uykusuzluk, stres yatmaktadır. Vücudumuzun en ince kas lifleri olan ve çok sık hareket etmesi gereken orbikularis kas lifleri bu durumlarda ihtiyacı oranında sıvıyı ve elektrolitleri (tuzları) alamadığında çabucak etkilenebilmekte ve geçici kasılmalar ortaya çıkabilmektedir.
Altta yatan bazı alerji, infeksiyon, kuruluk gibi göz hastalıkları, göz yüzeyi-kapak temasındaki bozukluklar da göz seğirmesinde neden olabilmektedir.
Çok nadir olmakla birlikte aralıksız seyreden ve 1 haftayı geçen göz seğirmelerinde altta yatan bir nörolojik durum araştırmak gerekli olabilmektedir.
Göz kapağı seğirmesinin tedavisinde öykü ve göz muayenesi çok önemlidir. Ne zaman başladığı, nasıl bir seyir izlediği, aralıklı ya da aralıksız oluşu, kaç gündür mevcut olduğu, gözle ilgili bir şikayet olup olmadığı soruları, tedavinin şeklini belirleyecektir. Altta yatan göz hastalıkları varsa, bunların tedavisi de iyileşme sürecini hızlandıracaktır.
Göz kapağı seğirmesi genellikle iyi huylu ve kendiliğinden geçen bir durumdur. Sıvı alımının artırılması, elektrolit kaybını dengelemek için mineralli su ve meyve tüketimi, kafein kısıtlaması, güzel ve düzenli bir uyku, stresin azaltılması durumunda göz seğirmesi hızlıca düzelecektir. Işığa hassasiyeti olan kişilerde güneş gözlüğü kullanımı, yoğun bilgisayar kullanan kişilerde gözlerin aralıklı dinlendirilmesi de sürece katkıda bulunacaktır.
‘Blefarospazm’ terimi blefaro (göz kapağı) ve spazm (kasılma) kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur ve esasen tüm göz kapağı kasılmalarının ortak başlığıdır.
‘Esansiyel’ terimi bilimde pek çok farklı anlamda kullanılmakla birlikte blefarospazm ile birlikte kullanıldığında ‘nedeni bilinmeyen’, ‘altta yatan bilinen bir hastalığa bağlı olmayan’ anlamlarına gelmektedir. Esasen bu terimin tamamı ‘Benign Esansiyel Blefarospazm’ şeklindedir; ‘benign’ terimi de ‘iyi huylu’ anlamındadır. Tarif edilen bu hastalıkta, yani göz kapaklarındaki şiddetli kasılmaların altında tümör, kanser, anevrizma gibi kötücül bir hastalık bulunmamaktadır. ‘Benign Esansiyel Blefarospazm’ hastalığı genellikle 50 yaş üzerinde ve altta yatan bir hastalık olmaksızın ortaya çıkan her iki kapaktaki şiddetli kasılmalarla seyreder. Yaklaşık 100binde 5 sıklıkta görülen bu hastalığa, kadınlarda erkeklerden iki kat daha sıklıkla rastlanmaktadır.
Hastalık bazen hafif kırpma artışları ile başlar ve kasılmalara ilerler, bazen de direk kasılmalar, atmalar ile ortaya çıkar. Göz etrafında başlayan bu kasılmalar zamanla yanağa, ağız çevresine ve nadiren boyun kaslarına doğru ilerleyebilmektedir. Gündüzleri değişken aralıklarla ortaya çıkan bu kasılmalar gece uykusunda ise tamamen kaybolurlar. Hastanın stres/kaygı durumuna göre kasılmaların sıklığı ve şiddeti değişkenlik gösterebilmektedir.
Bu hastalıktaki kasılmalar kesinlikle hastanın kontrolünde olmaksızın ortaya çıkmaktadır ve bu durum psikolojik bir bozukluk değildir. Uzun yıllardır bu hastalıkla ilgilenen bir hekim olarak, bu grup hastaların ortak özellik olarak evhamlı, titiz, sorunları görmezden gelemeyip onları biriktiren, naif yaradılışlı, çözümsüz durumlarda takılı kalan ve kendilerine pek çok şeyi dert edinen kişiliklere sahip olduklarını ve bu rahatsızlığa sahip hastaların etrafında çoğu zaman çok iyi kalpli ve onlara özveriyle sahip çıkan bir aile bireyi veya destek kişisi olduğunu söyleyebilirim.
Bu rahatsızlığın kaynağı ile ilgili pek çok teori ve bu teorileri açıklamaya yönelik bilimsel çalışmalar mevcuttur. Kişisel gözlemlerim ve çalışmalarım üzerine, bu teoriler arasında kanaatimce en akla yatkın olanı, beynimizde görsel iletileri okuyarak göze/yüze geri ileten ve istemsiz göz kırpmayı ve kapatmayı düzenleyen merkezi kontrol sistemindeki dengenin, hastanın genetik ve karakter özellikleri kaynaklı olarak yıllar içerisindeki aşırı yüklenme sonucunda bozulması teorisidir.
‘Esansiyel Blefarospazm’ tanısı klinik olarak konulan bir tanıdır, oldukça tipik bir kasılma paterni vardır ve bu duruma aşina olan bir oküloplastik cerrah veya nöroloji uzmanı tanıyı hızlıca koyabilecektir. Tanıyı koymak için gerekli olmasa da, ‘Benign’ ve ‘Esansiyel’ olarak isimlendirebilmek için Manyetik Rezonans (MR) görüntüleme yöntemi ile beyinden kaynaklı bir rahatsızlık olmadığının değerlendirilmesi uygun olacaktır.
Hastalığın çok şiddetli olmadığı başlangıç dönemlerinde, gözlerdeki rahatsızlık hissi ve kırpma artışı, yanlışlıkla kuru göz hastalığı olarak tanı konulup tedavi edilebilmekte ve hastalığın teşhisi gecikebilmektedir. Hastaların büyük kısmında eşlik eden hafif veya şiddetli bir kuru göz durumu olsa da, bu durum hastalığın sebebi değildir. Kuru göz tedavisi ile bu hastalığı düzeltmek mümkün değildir. Ancak, her blefarospazm hastasında mutlaka detaylı bir göz muayenesi yapılması ve mevcutsa kuru gözün veya fotofobiye neden olabilecek alerji gibi, yüzey problemleri gibi hastalıkların tedavi edilmesi şarttır. Bu tedaviler hastalığın seyrinde önemli destek tedaviler arasındadır.
‘Benign Esansiyel Blefarospazm’ kronik (kalıcı) ve progresif (ilerleyici) bir rahatsızlıktır. Kendiliğinden düzelmesi ya da uygulanacak tek bir tedavi ile yok edilmesi, ortadan kaldırılması mümkün değildir.
Botulinum toksini (botox) tedavisi 1960’lı yıllarda, Göz Hastalıkları Uzmanı ve Oküloplastik Cerrah Dr. Alan Scott tarafından 10 yıllık bir çalışmanın sonucu olarak bu tip kasılmaların tedavisi için geliştirilmiş bir tedavidir.
Tedavi edilmediğinde, hastanın gözlerini açamadığı için, günlük işlevlerini bile yapamaz hale geldiği, araç sürmekte, yolda yürümekte zorlandığı ‘fonksiyonel körlük’ olarak tanımlanan bu durumun tedavisinde çığır açan ve 50 yılı aşkın bir süredir güvenli biçimde uygulanmakta olan botox tedavisi, ortalama 3 ay boyunca kasılmaları durdurmakta ve bu süreçte hastaların normal bir yaşantı sürmesini sağlayabilmektedir.
Tedavide önemli bir yöntem de göz kapağını kapatan orbikularis okuli kasının bir kısmının ya da tamamının çıkartıldığı myektomi ameliyatlarıdır. Beni yetiştiren Dr. Robert Kersten dahil pek çok oküloplastik cerrahın hocası Dr. Richard Anderson tarafından geliştirilmiş olan ve günümüzde değişik modifikasyonlarını kullandığımız bu cerrahide amaç, kasılmaların yaşandığı orbikularis kasını uzaklaştırarak hastanın gündelik hayatını zorlanmadan idame ettirmesini sağlamaktır. Bu ameliyat sonrası daha az sıklıkla uygulanan az miktardaki botulinum toksini uygulamaları halen gerekli olabilmektedir.
Son yıllarda üzerinde çalışılmakta olan bir konu, görsel uyarıları düzenlemek amacıyla kişinin hassas olduğu dalga boyunu engelleyen filtreli camlar kullanarak kasılmaların şiddetini azaltmak üzerinedir. Bazı hastalarda umut verici sonuç elde edilse de tüm hastalarda etkin şekilde hastalığı azaltan bir cam/filtre tipi henüz bulunamamıştır, bu konuda çalışmalar devam etmektedir.
Hemifasiyel spazm, yarı-yüz kasılması anlamına gelmektedir. Bu rahatsızlığın sebebi, yüz kaslarını hareket ettiren fasiyel sinirin tek taraflı olarak etkilenmiş olmasıdır. Rahatsızlık başlangıçta gelip geçici kasılmalarla seyrederken, zaman içerisinde sürekli bir hale gelebilmektedir. Stres ve yorgunluk kasılmaların şiddetini artırmaktadır. Kasılmalar ağrısızdır ve hastanın kontrolünün dışındadır. Genelde kırklı yaşlarda başlayan bu rahatsızlık kadınlarda daha sık görülür.
Kasılmalar genellikle göz etrafından başlar, erken evrede göz seğirmesi şeklinde ortaya çıkabilir. Bu nedenle uzun süre düzelmeyen göz seğirmeleri, olası bir hemifasiyel spazm başlangıcı olarak takip edilmelidir. Kuvvetli göz kırpması şeklinde başlayan hastalıkta, bir zaman sonra aşağı taraftaki diğer kaslar da etkilenir ve burun köşesi, ağız çevresinde kasılmalar izlenir. Bazı hastalarda hem göz hem de yüz kasılmaları aynı anda başlar ve gittikçe şiddetlenir.
Blefarospazmın aksine, bu hastalıktaki kasılmalar gece uykusunda da devam etmektedir. Oldukça tipik bir kasılma görünümü olan bu hastalığın tanısı, tecrübeli bir hekimin yapacağı klinik muayene ile konulmaktadır.
Hemifasiyel spazm hastalarının yaklaşık %60’ında altta yatan problem, yüz kaslarını hareket ettiren fasiyel sinirin beyin içerisindeki seyri esnasında bir damara ya da damar baloncuğuna yakın seyretmesidir. Çok nadiren beyindeki bir kitleden ya da travmaya bağlı sinir hasarından da kaynaklı olabilmektedir. Bu nedenle hemifasiyel spazm hastalarında mutlaka beyin MR görüntüleme istemek gerekmektedir, ancak görüntülemede hiçbir problem saptanmaması sık karşılaşılan bir durumdur.
Hemifasiyel spazmın tedavisi alternatifleri arasında botulinum toksini tedavisi ve beyin cerrahları tarafından yapılabilen ayraç konulma ameliyatı mevcuttur.
Ağızdan verilen karbamazepin, klonazepam ve baklofen gibi beyin sinyallerini azaltan/yavaşlatan nörolojik ilaçlar diğer tedavilere kısıtlı bir katkı sağlayabilmekte ancak yan etkileri ve kısıtlı katkıları nedeniyle pek tercih edilmemektedirler.
Beyin cerrahisi ameliyatı temelde kafatasında bir açıklık yapılarak fasiyel sinire bası yapan damarın bulunması ve bası olan bölgede bu iki yapı arasına metal bir plakanın yerleştirilmesi esasına dayanmaktadır.
Günümüzde hemifasiyel spazm hastalığında tercih edilen tedavi yöntemi 50 yıldan fazladır bu hastalığın tedavisinde güvenle kullanılan botulinum toksini tedavisidir. Botoksun bu hastalıktaki etkisi ortalama 6 aydır, yani blefarospazm hastalığındaki etkiniliğinden daha uzundur.
Göz kapağında kasılmalar nörolojik durumlardan kaynaklanmadığı sürece iyi bir istirahat, dengeli bir beslenme, stresten arınma/uzaklaşma durumunda kendiliğinden düzelecektir.
Farklı hastalıklardan kaynaklanan kalıcı kasılmaların tedavisinde ise en yaygın olarak kullanılan tedavi botulinum toksini (botoks) tedavisidir.
Göz kapağında kasılma tedavisi, altta yatan probleme bağlı olarak değişmektedir. Öncelikle kasılmalara neden olan bir göz rahatsızlığı olup olmadığı detaylıca değerlendirilmeli ve varsa hemen tedavi edilmelidir.
Stresin azaltılması, düzenli uyku, yeterli sıvı alımı ve dengeli beslenmenin yanı sıra, kasılmalar esansiyel blefarospazm veya hemifasiyel spazm şeklinde ise en yaygın ve etkin tedavi yöntemi botulinum toksini enjeksiyonlarıdır. Bazı durumlarda cerrahi tedavi alternatifleri de mevcuttur. Bu alternatiflerin avantaj ve dezavantajlarını doktorunuzla konuşunuz.
Göz kapağı kasılmaları adı üzerinde gözü ilgilendirdiği ve bazen de gözün rahatsızlıklarından kaynaklanabildiği için öncelikle detaylı bir göz muayenesi şarttır. Oküloplastik cerrahi ve/veya nöro-oftalomoloji konularında uzmanlaşmış göz hekimleri ya da nöro-oftalmoloji eğitimi bulunan nöroloji uzmanları bu hastalıklar konusunda klinik muayene ile tanı koyabilecek ve tedaviyi planlayabilecek bilgiye sahiptirler. Bu hastalıklarda uygulanan botulinum toksin uygulama teknikleri, kozmetik amaçlı uygulamalardan oldukça farklıdır, bu açıdan hekim seçiminde dikkatli davranmak gerekmektedir.
Uluslararası dergilerde basılmış bilimsel makaleler:
Uluslararası Kongre Konuşmaları:
Ulusal Kongre Konuşmaları: